Kayıtlar

hasta

Resim
fransız  bu işi biliyor et vous je vous vois de mes yeux, vois fermer les yeux deux fois je vous ai vu de mes yeux vu défaillir au ralenti j'ai vu des grenades du jour des grenades pour l'amour

hasta

acının biricik kaynağı vardı, adı sağırlıktı..

şiir bu ya

Resim
oturduğum yerden yazamıyorum, uzandığımda düşünemiyorum, yattığımda uyudum mu bilmiyorum, uyandığım zamanı hatırlamıyorum, kalktığımda diyorum ki; yürümüyor bazı şeyler, olmuyor böyle.. ne fırtınalı, acı ve yüce bir hayatmış, okuduğum romanın onbirinci sayfasında başlayan ve onikinci sayfaya geçemeyen şu kadının hayatı kendisi bir başyapıtmış tamam, 600 küsür yaprak, her biri dolu mu dolu, önsöz ve the end kitabın kitabını yazdılar daha sonraları, sanırım iki üç filmi de var, ödüller kazanılmış olabilir bununla,  sözleri çalınmıştır şarkılarda, paylaşılamamıştır paylaşımlarda, yani herşey mümkün, hakkında ne duyarsam duymuş olayım, şaşırmam,  başımı sallayarak amma da güzelmiş demek isterim, öyle de güzel hani.. ve kimseye söylemem biliyor musun? hiçkimseyle paylaşmam, varsın, bir sayfadan ibaret bilsinler seni..

korona günleri

Resim
şu yaşadıklarımız için türlü komplolar üretebilirsiniz, isteyen doğa harekete geçti desin, dileyen derin kuvvetlere bağlasın, değişmeyen bir gerçek var ; o da ölümler.. değişmeyen bir gerçek daha var; dinlemesini bilmiyoruz.. kendi narsist gücümüzün sarhoşluğu içinde yüzümüze çarpan gerçeklere aldırmıyoruz, bunu bize bağıra çağıra söyleyenleri suçlu ilan ediyoruz, linç ediyoruz..  cehaletin bu kadar popüler olduğu bir dönemde, şu yaşadığımız trajedi, aslında tam da bu zamanlarda yaşanması gereken bir trajedi gibi duruyor.. biz bunu hakettik.. dinlemedik, suçladık, bir gerçeği yok etmeye çalıştık.. ama o, gözle görülemeyecek kadar küçüldü, kendi içinde parçalara ayrıldı ve bize saldırdı.. tek dileğim bu cehalet çağının artık son bulması.. not : resimdeki kahraman Dr. Li Wenliang, corona vakasını ilk tespit eden ve dünyaya duyurmaya çalışan, iyi kalpli, gerçeklere kayıtsız kalmayan cesur biriydi,, aynı günlerde topl

hasta

Resim
sözlerini anlamasan bile bir müziğin içindeki hüznü duymamak için ciddi derecede sağır olmak lazım..

hasta

ne kadar kitap varsa dünyada, toplansa yığın yığın aşklar, masallar, fantezi ve bilim, korku ve sevgi tepeleme bir dağ olsa, ve öyle görünse de;  sonra desem -hadi, şimdi herkes kendi yazdığı, okuduğu kitabı bulup çıkarsın!  bir koşturmaca başlasa misal; yağmalasalar herşeyi, birikim dedikleri, adına "değer!* dedikleri, anlam ve tarih denilen herşeyi çekiştirip dursalar sayfalarından, ve tüm sahiplik damarları çatır çatır çatlasa hıncından,  ve sonra ben sakin adımlarla yaklaşsam bu kargaşaya  kenarından tutuştursam bir yaprağın,  o en büyük bilimin yanışını,  ateşin harını, insanların o kültür deryasından kaçışını izlesem keyifle!

hasta

yarım yamalak yaşamaktan öteye geçmiyor, gibi görünse de; anlamak, yani birbirimizi, çabalamak ve sonunda -buna değer! diyebileceğin şeye ulaşmak.. üzereyken, hayat; - en azından denedim.. dediğimiz şeylerin toplamıdır.. yoksa neyin hesabını yapıyoruz durmadan, doğum ve ölümlerin, günlerin ve takvimin manyağı olmuş, ve zaten bir planın içinde kendi kaosumuzu yaratmış debelenirken, akıl yürütürken, fikir çürütürken, devinimlerimizle övündüğümüz o muhteşem insanlığımızın milyonlarca yıllık kesif kokusuyla dönerken başımız,  ah şu başımıza gelen en güzel şey; kalbimiz.. 
Resim
bir kitabı yağmalıyorlardı, bir romanı, bir düşü parçalıyorlardı„ her gelen, bir cümleyi kesip cebine atıyor ve hızla oradan uzaklaşıyordu„ haliyle olay yerine geldiğimde cesedi teşhis edemedim, onu tanıyabilmek için kalbimin kaldıramayacağı şeylere bakmak zorunda kaldım, biliyordum bir son vardı bu hikayede„ onu bile almışlar„   benden beklentileri vardı sevgilimin, ailemin.. patronum -hadi bakalım, göster hünerini! demişti, sonra ne yaptım biliyor musun; meşaleyi yaktım ve o alev topunu hiç düşünmeden gırtlağıma kadar soktum!   ciğerimi dağladın adamım! dedi, artık ayaktaydı, küçücük odada gidip gelmeye başladı, sonra birden durdu, tam önümde durdu, gözlerini gözlerime dikti ve gülümsedi, o telaşlı hali gitmiş gibiydi, iki eliyle kafamı kavradı, öpecek sandım beni, hırıltılı bir sesle   - ama sen de haklısın,   bu ateşi başka türlü söndüremezdin, biliyorum.. ah evet kendimden biliyorum!   çünkü bu salak toplumda güzel şeyleri paylaşmak adettendir,   yani adet olduğu için yaparl
Resim
ah kayseri,  sana dair sevdiğim bir tek bu kaldı..